DiscoverLem'alar Mecmuası(119) 25. Lem'a/7, Sh 226 | 22-25. Deva | Felç olan mü’min sırr-ı îmân ile manen çok fayda görebilir
(119) 25. Lem'a/7, Sh 226 | 22-25. Deva | Felç olan mü’min sırr-ı îmân ile manen çok fayda görebilir

(119) 25. Lem'a/7, Sh 226 | 22-25. Deva | Felç olan mü’min sırr-ı îmân ile manen çok fayda görebilir

Update: 2025-08-22
Share

Description


Yirmi ikinci Devâ: Ey nüzûl gibi ağır hastalıklara mübtelâ olan kardeş! Evvelâ sana müjde ediyorum ki, mü’min için nüzûl, mübârek sayılıyor. Bunu ben çoktan ehl-i velâyetten işitiyordum. Sırrını bilmiyordum. Bir sırrı şöyle kalbime geliyor ki: Ehlullâh, Cenâb-ı Hakk’a vâsıl olmak ve dünyanın azîm ma‘nevî tehlikelerinden kurtulmak ve saadet-i ebediyeyi te’mîn etmek için, iki esası ihtiyâren ta‘kîb etmişler. Birisi, râbıta-i mevttir. Yani, dünya fânî olduğu gibi, kendisi de içinde vazîfedâr fânî bir misafir bulunduğunu düşünmekle, hayat-ı ebediyelerine o sûretle çalışmışlar. İkincisi, nefs-i emmârenin ve kör hissiyâtın tehlikelerinden kurtulmak için, çilelerle, riyâzetlerle nefs-i emmârenin öldürülmesine çalışmışlar. Sizler, ey yarı vücûdunun sıhhatini kaybeden kardeş! Sana ihtiyârsız, kısa ve kolay ve sebeb-i saadet olan iki esas verilmiş ki, dâimâ senin vücûdunun vaz‘iyeti, dünyanın zevâlini ve insanın fânî olduğunu ihtâr ediyor. Daha dünya seni boğamıyor, gaflet senin gözünü kapayamıyor. Ve yarım insan vaz‘iyetindeki bir zâtı, nefs-i emmâre, elbette hevesât-ı rezîle ile ve nefsânî müştehiyât ile aldatamaz, çabuk o nefsin belâsından kurtulur. İşte mü’min sırr-ı îmân ile ve teslîmiyet ve tevekkül ile, o ağır nüzûl gibi hastalıktan az bir zamanda, ehl-i velâyetin çileleri gibi istifâde edebilir. O vakit o ağır hastalık, çok ucuza düşer.Yirmi üçüncü Devâ: Ey kimsesiz, garib, bîçâre hasta! Hastalığınla beraber kimsesizlik ve gurbet, sana karşı en katı kalbleri rikkate getirirse ve nazar-ı şefkati celbederse, acaba Kur’ân’ın bütün sûrelerinin başlarındaSayfa 227kendini Rahmânü’r-Rahîm sıfatıyla bize takdîm eden ve bir lem‘a-i şefkatiyle umum yavruları umum vâlidelere, o hârika şefkatiyle terbiye ettiren ve her baharda bir cilve-i rahmetiyle zemin yüzünü ni‘metlerle dolduran ve ebedî bir hayattaki cennet, bütün mehâsiniyle bir cilve-i rahmeti olan senin Hâlik-ı Rahîmine îmân ile intisâbın ve onu tanıyıp hastalığın lisân-ı acziyle ona niyâzın, elbette senin bu gurbetteki kimsesizlik hastalığın, her şeye bedel o zâtın nazar-ı rahmetini sana celbeder. Madem o var, sana bakar, sana her şey var. Asıl gurbette ve kimsesizlikte kalan odur ki, îmân ve teslîmiyetle ona intisâb etmesin veya intisâbına ehemmiyet vermesin.Yirmi dördüncü Devâ: Ey ma‘sûm hasta çocuklara ve ma‘sûm çocuklar hükmünde olan ihtiyârlara hizmet eden hasta bakıcılar! Sizin önünüzde mühim bir ticâret-i uhreviye var. Şevk ve gayretle o ticareti kazanınız. Ma‘sûm çocukların hastalıkları, o nâzik vücûdlara bir idmân ve bir riyâzettir ve ileride dünyanın dağdağalarına mukāvemet verdirmek için bir şırınga ve bir terbiye-i Rabbâniye gibi, çocuğun hayat-ı dünyeviyesine âit çok hikmetlerle beraber, hayat-ı rûhiyesine ve tasaffî-i hayatına medâr olacak büyüklerdeki keffâretü’z-zünûb yerine ma‘nevî ve ileride veyahut âhirette terakkıyât-ı ma‘neviyesine medâr şırıngalar nev‘indeki hastalıklarından gelen sevab, peder ve vâlidelerinin defter-i a‘mâline ve bilhassa sırr-ı şefkatle çocuğun sıhhatini kendi sıhhatine tercîh eden vâlidesinin sahîfe-i hasenâtına girdiği, ehl-i hakîkatçe sâbittir. İhtiyârlara bakmak ise, hem azîm sevab almakla beraber, o ihtiyârların ve bilhassa peder ve vâlide olsalar, duâlarını almak ve kalblerini hoşnud etmek ve vefâkârâne hizmet etmek, hem bu dünyadaki saadete, hem âhiretin saadetine medâr olduğu, rivâyet-i sahîha ile ve çok vukūât-ı târîhiye ile sâbittir.İhtiyâr peder ve vâlidesine tam itâat eden bahtiyar bir veled, evlâdından aynı vaz‘iyeti gördüğü gibi; bedbaht bir veled, eğer ebeveynini rencide etse, azâb-ı uhrevîden başka, dünyada çok felâketlerle cezâsını gördüğü, çok vukūât ile sâbittir. Evet ihtiyârlara, ma‘sûmlara ve yalnız akrabasına bakmak değil, belki ehl-i îmân [madem sırr-ı îmân ile uhuvvet-i hakîkiye var] onlara rast gelse, muhterem hasta ihtiyâr ona muhtaç olsa, ruh u canla ona hizmet etmek İslâmiyet’in muktezâsıdır.

Comments 
In Channel
loading
00:00
00:00
x

0.5x

0.8x

1.0x

1.25x

1.5x

2.0x

3.0x

Sleep Timer

Off

End of Episode

5 Minutes

10 Minutes

15 Minutes

30 Minutes

45 Minutes

60 Minutes

120 Minutes

(119) 25. Lem'a/7, Sh 226 | 22-25. Deva | Felç olan mü’min sırr-ı îmân ile manen çok fayda görebilir

(119) 25. Lem'a/7, Sh 226 | 22-25. Deva | Felç olan mü’min sırr-ı îmân ile manen çok fayda görebilir

Av. Ali Kurt